30 Ekim 2005

içimizdeki arabistanlılar

biliyorum bu yazı için biraz geç kalınmış.lakin çok değil.her sene ramazanda 1 aylık rant peşine koşardı tum televizyonlar.ama bu sene sanki birazcık daha mı abarttılar ne. televizyoncuların içinde uyuyan arabistanlılar mı uyandı nedir . el suudi yada el cezire televizyonlarından farkı kalmadı .hele ki bir devlet(!) kanalı olan trt ... bense bu ramazan samyolu tv ve kanal 7 de takılma taraftarıyım en azından onlar hehangi bir değişiklik yapmadı .. tvlerin içerik ve tarafının değiştiğini görmektense hep taraflı olanı hep tarafını bildiğimi seyrederim daha iyi en azından daha dürüstler.artık akşamları tvlerde dha fazla turkçe sözcük duymak istiyorum.hele hele arapça telafuzla turkçe konuşan heceleri olur olmaz kesen işnsanlardan bıktım .artık say-ın turk halkı sevg-ili misaf-irler tarzı kesik kesik konuşmalr duymak istemiyorum

23 Ekim 2005

.kim demiş türkler yaratıcı değil diye

geçen gün rus sitesinin birinde bu zihni sinir şaheserine rastladım, önce hiç yadırgamadım -rusların hergün yediği bok diye düşündüm- sonra resmin üstüne tıkladım.. resim seri bir şekilde dilimler halinde açılmaya başladı.. telefonun ekranını görünce dilim dilim açılma sırası benim göz kapağıma gelmişti.. "tuş aç" yazıyordu.. hiç bir halta yaramasada türk halkının futurist bir yaklaşım içinde olduğunun göstergesidir :Pp
resmin asıl boyutlarını üstüne tıklayarak görebilirsiniz..

22 Ekim 2005

.içimizdeki çocuk

Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Yalnızlık sevgili gibi boyluboyunca uzanıyorsa koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan

Kalbini bir mektup gibi buruşturup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl
Sana insanı anlatır

16 Ekim 2005

.AB ye girmek ne derece gereklidir?

AB sürecinde toplumsal, ekonomik, siyasal açıdan pek güzel yasalar çıkacaktır, bu doğrudur. Ancak bunun yanında AB'nin Türkiyeden talep ettikleri ile bize zarar da vereceği aşikardır.

Okuldaki kitap okuma saatleri.
Kitap okumak çok önemlidir ve gereklidir. Şimdi düşünelim okulda kitap okuma dersimiz var. Aslında doğal halde yapmamız gerekenler burada bir "zorunluluk" olarak karışımıza çıkıyor. ve insanoğlu için tüm zorunluluklar acı vericidir. Eğer bir gün kitabınızı getirmeyi unutursanız öğretmeninizden azar işitirsiniz. Bu da sizin evde zevkle yaptığınız kitap okuma işinin size verdiği anlamsızca zararıdır. Evde kitap okurken nasıl oturacağınızı kimse sorgulamaz. Çünkü her yaptığınız hareketi yıllardır inşa etmiş olduğunuz "SİZ" e göre yaparsınız, doğal olan da budur zaten. Eğer siz istemediğiniz zorlamalarla karşı karşıya kalırsanız (örn:düzgün otur, kitap okurken müzik dinleme vsvs) bunlar öğretmeninizin doğruları olduğu için size zarar verecektir.

Eğer öz benliğinize yaptığı tüm müdahelelere rağmen "kitap okumak" için bu eyleme katıldığınızı söylerseniz bundan iki sonuç çıkacaktır:
1- Kitap okurken kendiniz gibi olmadığınızdan kitap bittiğinde alacağınız haz, kitabın size katkıları da "SİZ" in ihtiyacınızdan farklı olacaktır. Dolayısıyla eski (ya da normal şartlarda olacak olan) "SİZ" yoksunuzdur artık.
2- En acısı da bu olaylar, sizin kendi kitabınızı kendi evinizde kendi iradenizle okuyamamanın acizliği içinde olduğunuzu açık seçik gösterir.

ABS.

8 Ekim 2005

.camdan sızan güneş gibi, gökte yıldızlar gibi.




çoşkularla taşan
ümitlerle dalgalanan
hayaller, masallar
hep güzeldir

boş umutlarla
yalan duygularla
doğrular, gerçekler
hep acı gelir

tüm aşklar onun hayallerinde gizli
bak geldi masal prensesi
tüm tutkular onun masallarında gizli
işte orda masal prensesi
tüm yaşamlar onun rüyalarında gizli
çünkü o masal prensesi
çünkü o tutkunun esiri
çünkü o aşkın efendisi
çünkü o rüyalar perisi
çünkü o masal prensesi
çünkü o...

6 Ekim 2005

insanca ve coşkulu güzel bişey

kayan yıldızları göğün sevgilisinin canıma attığı taşlara benzetir şair. ama okyanusa düşen bu yıldızın sıçrattığı suları, evden çıkamayan, sadece camdan bakabilen kızın gözyaşlarına benzetmeyi unutur!

unutmak bilinç gerektirir. bu bilinç sadece insanlarda vardır. bilinç aynı zamanda karşısındakinin bazı şeyleri unutmamasını ummabilmenin sebebidir. unutmamak, üzerinde uçtuğu tarladaki her santimetrekareyi olabildiğince çok taramalıdır aç bir kuş böcek ararken. en ufak bir dalgınlık, avı görememe, kaçırma belki onun hayatına, belki yuvasındaki yavrularının hayatlarına mal olacaktır. şu durumda hayvanlar, bilinçleri olmasa da daha dikkatlidir diyebilir miyiz? hayır tabii ki :) hayvanlar hayatsal faaliyetleri ile ilgili konularda ancak bu kadar dikkatli olabilirler. onlar sürekli uçurumun kenarındadırlar ve düşmemek için dikkatli olmalıdırlar. insanların kendilerine zarar vermemesi halinde yağmurun yağmasına göz yummalarını da buna örnekleyebiliriz... yağmurun kimden geldiği, neden geldiği, ne zaman biteceği hiç önemli değildir insan için.. insan bencildir.. dikkatsizdir... duyduğu gök gürültülerinin bulutların hıçkırıkları olduğunun farkına varamaz hiçbir zaman..!

dünyaya gelirken ilk yapılan şey nefes almak, ikincisi ağlamaktır. giderken ise tüm arkadaşlar, dostlar size borç ödermiş gibi ağlarlar arkanızdan.

ağlamak güçsüzlük değil, gücün kendisidir aslında,

Ağlamak senin, kara dünyada
Hala sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle varolduğundur varolduğundur


burada olduğunuzun en güzel belgesidir. bazen en güzel zaman değerlendirme aracı, bazen hayatınızdaki herşeyin birazdan buharlaşacağını söyleyen bir aracı..

Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma

cenin pozisyonunda uyumak (ya da uyuyamamak)

Arada kalmak kadar rahatsız edici bir şey yok.Fenadır arada kalmak . İnsanlar arasında kalmak, olaylar arasında kalmak, hayatlar arasında kalmak hatta kendi hayatınızın bölümleri arasında kalmak. Açıkçası şu an sonuncusuyla pek bir alakadarım. Kendi hayatımın bölümleri birbiriyle kapışıyor.Bir parça kaç yıldır burdayım gitmiyorum kardeşim derken , diğer parça da daha düşmemiş süt dişin altından çıkan ve haklı yerini isteyen diş gibi üstten iteler. Sen de kalırsın böyle tam ortada piç gibi . İki parçada senindir , iki parçada senin değil..İkiside yakın ,ikiside uzak...
Sıkışmanın ne demek olduğunu şu sıralar anlıyorum.Bir yanım eskiyi bırakamazken bir yanım giden hayatmın arkasından yetişmeye çalışıyor.Böyle olunca bedenin parçalanmaması mucize oluyor,ama akıl sağlığından geriye pek bir şey kalmıyor.Hea dersenizki önceden ne kadar normaldin ki ona birşey diyemem tartışılır.
Yeni insanlarıma ,yeni dolmuşlarıma ,yeni yollarıma,yeni binalarıma alışana kadar tek yapabildiğim cenin pozisyonunda uyumaya çalışmak .O da çok pis şey yahu . İnsan o moda girmesin bir kez, ne kadar yardıma muhtaç varlıklar olduğunu hatırlıyor .'' Kızım dünyaya gelirken neydin ki giderken ne olasın '' düşüncesi beyinlere, dillere dolanıyor ki oda akla zarar ta alır konuyu nerelere götürür oda farklı başlıkların ziyan konusudur.
Nihayetinde orman çocuğu mogli gibim oldum.Ormanda kalmamın imkanı yok,şehre de uyum sağlamak zaman alacak . En iyisi kıvrılıp uyumak yine :/

5 Ekim 2005

.başıma gelenler


manavın önünden geçerken dumur oluşumu hayal edin :)
otobüs durağına çeyrek kala dumur oluşumu hayal edin :)

3 Ekim 2005

.yeni bir oluşumun sancıları

daha çok zımbırtı açılsın daha çok geyik dönsün diye 3 yazar birleştik ama kimsede tık yok.. pink anarchy sözde bir tasarım yapacak ondan sonra açılacak işler ama daha adamın başladığı işi bitirdiğini görmedim.. chimera desen kafadan gitti, laf var zımbırtı yok.. bende zaten oldum olası bir numara yok.. yeni geyikologlar transfer etmenin zamanı geldi galiba.. heeuehe..