20 Aralık 2005

.sarhoş olamıyorlar :P

gece güzel bir yemekle ve 4,6 lık birayla başlar //just chilling :P

ardından tekilaya dönülür, biraz leyla olunur :)


herkes son gücüyle dvd leri bitirmeye uğraşıyordur..


onlar "sarhoş jenga nasıl oynanır", "küçük tahta bloklar nasıl tepiklenir" gibi sorulara cevap aranayı kendilerine misyon edinmiştir..


yarı uyur- yarı uyanık, yamulmuş vaziyette ayağa kalkan herkesin tuvalete gittiği kesindir :)


sabah olmuştur, ama kimse tam uyanmamıştır :P

dipnot : geceden sabaha geçişi kanıtlayacak hiçbir kanıt yoktur büyük ihtimalle herkes uykusunun 2. remindedir :P

15 Aralık 2005

.karınca kararmayınca

Bosna'dan topal bir karınca yola koyulmuş Kabeye doğru. Görenler nereye gidiyorsun demişler "Kabeye, hacı olmaya" demiş. herkes gülmekten katılır "püü, hayalci seni! hem karıncasın hem de topalsın. Edirneye bile varamazsın sen bırak Kabeye gitmeyi.."

cevap birçok yol açar bizlere
"hiç değilse uğrunda ölürüm..."

bir insan ömrünü neye vermeli?

12 Aralık 2005

.bilgisayar dersleri - admin nedir?

.ki//Army*:
çok iş gel ben seni direk admin yapıyim
mert- karpay:
nası olucam abi
mert- karpay:
savaşa fln katılmama gerek var mı
.ki//Army*:
bilmem dur bi bakiim
.ki//Army*:
abi sakız çiğnerken yürüyebiliyormusun
mert- karpay:
abi beden dersinde sakız çiğnemek yasak olmasa takla bile atarım ayıptır sölemesi
.ki//Army*:
euheueh
mert- karpay:
son bi cümle yaz abi bu diyaloğu jr. geyikologlarla paylaşalım
.ki//Army*:
aydın sökedeki abdullah emmiye selam solemek istiyorum "ellerinden optum emmi"

2 Aralık 2005

.hack

İki arkadaş konuşuyorlarmış arkeoloji okuyan arkadaş bilgisayar mühendisliğinde okuyana sormuş:

- Abi size şimdi sistemlere girmeyi hackerlık yapmayı falan öğretiyorlardır okulda.

Bilgisayar mühendisi cevaplamış :

-Lan salak size tarihi eser kaçakçılığı yapmayı öğretiyorlar mı ?

27 Kasım 2005

.muasır medeniyetler seviyesine ulaş(ama)mak

Bir yandan AB'ye sokulma derdindeyiz, bir yandan ülkenin iç huzurunu sağlama... Bunların yanında hükümetler ya da kişilerden bağımsız olarak bazı mekanizmaların ülkenin kendi içinde sürekli çalışması gerekir. Çağımızda da bu mekanizmaların en önemlisi bilim adına yapılan çalışmalar döngüsüdür.

Sanayi devrimini kaçırmış olmamız yüzyıllardır devam eden devletin çekirdeğinin işleyişinin de bozulmasını beraberinde getirmiştir. Bu cümleden bile bilim döngüsünün ülkeler için ne kadar önemli olduğu, hatta belki en önemli olduğu rahatça anlaşılabilir.

Devlet İstatistik Enstitüsü “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri 2005 Kullanım Araştırması Sonuçları” diye bir değerlendirme yapmış geçtiğimiz günlerde.

Bu arada hanehalkı bireylerinin yüzde 66.84’ü mesaj gönderme/alma, yüzde 43.58’i oyun oynamak, resim/müzik indirmek, yüzde 55.77’si gazete, dergi okumak/haber indirmek, yüzde 30.71’i eğitim ile ilgili konularda bilgi aramak, yüzde 40.39’u chat sitelerini kullanmak için internet kullanıyor.


Başta şunu belirteyim, böyle yüzde oranları nasıl oluyor onu hiç anlamış değilim ben. Ama anlamış gibi yapıp sonucu değerlendirmeye çalışalım.

Anlaşılan TT'nin mp3 sitelerine çıkışları kapatmasından dolayı interneti kulanan bir kesim bir daha bilgisayarlarının başına oturmayacak. Bu tesbitte (!) 30,71 oranının (Eğitim vs) haricinde insanlarımızın interneti Bulvar gazeteleri mantığıyla kullandığı ne yazık ki aşikar.

Kullanım amacının dışına taşsa da yaklaşık 1 milyon dolar gelir getiren ve şu an ODTÜ bünyesinde bulunan Türkiye'nin alan ad tescil merkezinin .tr uzantısının tescili için Telekomünikasyon Kurumu ile saç saça baş başa rekabet (!) ediyor olması bu alanda Türkiye'e büyük bir potansiyelin olduğunu açıkça gözler önüne seriyor. Buna karşın sahip olduğumuz "potansiyellerin" tabiri caizse enerjisini bize zarar vererek kinetiğe dönüşmesinin ülkenin başına neler açtığı da gayet göz önünde.

Peki ya dünyada?
Türkiye ile dünyayı internet kullanım amacı bakımından karşılaştırırsak elde edeceğimiz sonuçlar Türkiye'de "kaliteli içerik" eksikliğinin bulunduğunu rahatlıkla görürüz. "kaliteli içerik kıtlığı" sadece internet için değil müzikten, basın yayına onlarca konu başlığının altında bir çukur gibi duruyor. İnternet'teki bozukluk sanırım aslında insanların hayatlarındaki içerik sıkıntısının sadece bir dışa vurumu. Onca insanın hayat düzenini değiştiremezsiniz elbette. Ancak eğer toplumda bir bilinç oluşursa bu bilinç ile herkes kendi seviyesini yükseltmek için uğraşacaktır. İşte bu kaliteyi, güzelliği internet ortamında yaymak cok daha kolay. Burada internetin gücü tekrar ortaya çıkıyor.

Bilgi Güçtür.

25 Kasım 2005

gök mü delindi ne??


Durmaz mı bu yağmur ?? Duramaz mı??? Eğer benim gibi yağmur aşığı bir insna bile artık görüşündeki fluluğu düzeltmek istiyorsa;bu yağmur da bir problem var demektir. Geçen cumartesiden beri ki neredeyse bir hafta demek bu; gök ağlıyor .Hadi ağlasın bir şey demiyorum zamn zaman ağlamak iyidir lakin İstanbul bu kadar suyu kaldıramaz ki süper organize belediyelerimiz ve organizasyonun güzelliğinden yararlanan müteahitlerimiz İstanbul'u öyle güzel bir hale sokmuş ki insanın yürüyesi gelmiyor .Çünkü can güvenliğiniz tehlikede yaw bir de nerde oynak taş varsa ben buluyorum kardeşim bıkıtm yaww.Neyse uzun lafın kısası bir an önce kuru günlere kavuşmak dileyiğiyle sevgili ,geyikologlar.....

19 Kasım 2005

.teknik servis macerası

Aşırı yüklenmeden midir bilinmez haftalar önce zoom x5 adsl modemciğim çalışmamaya başladı. zoom ile Türkiye'de "oluşum bilgisayar" ilgileniyormuş. Modemimi tamir ettirmek için karşı kıtaya geçmek için ne zaman ne de fırsat yoktu. İnternetsizlik başıma vurduğu bir zaman aklımıza geldi ki 21. yüzyılda herşeyi sen idare etmek zorunda değilsin. Kargo denen bir olay var. Yurtiçi kargo ya saat gündüz 11 civarı verdim modemi. İçine de "modeme elektrik gitmiyor, garanti belgesi içindedir. ilgilenilmesini rica ederim" notu ile telefon numaramı yazdım. Ben acaba garanti belgesinde mühür olmadığı için para alırlar mı, acaba ne zaman gönderirler diye düşünedururken kargo modemi daha 24saat bile olmadan sağlam bir şekilde, ayrıca benim koyduğum poşetle değil "oluşum bilgisayar" tarafından hazırlanmış içinde köpükler fln olan karizmatik bi kutuyla getirdiler. Görevlerini iyi yaptıkları için bu firmaya teşekkür ederken kendimi "normal" olanı bile belirtme dürtülerimle birlikte hayranlıkla izliyorum.

12 Kasım 2005

.bloglayamama sancısı

fransa yanıyor, tayyip yine bombalıyor, aihm şov yapıyor ama neden bunları yorumlayamıyorum.. neden çok sevdiğim bloguma neden birşeyler yazamıyorum.. çünkü ultra meşgulum.. hiç sevmesemde kardeşimin hatırına şebnem ferah forumu kurdum ve kendimede bir duvarkağıdı sitesi yaptım diğer projelerimde kendi kendine yuvarlanıyor eğer üzerimden şu miskinliği atabilsem, birde bunun üstüne mert back in town olsa zihni sinir procelerimiz hayat bulacak... ah ah nerde..

30 Ekim 2005

içimizdeki arabistanlılar

biliyorum bu yazı için biraz geç kalınmış.lakin çok değil.her sene ramazanda 1 aylık rant peşine koşardı tum televizyonlar.ama bu sene sanki birazcık daha mı abarttılar ne. televizyoncuların içinde uyuyan arabistanlılar mı uyandı nedir . el suudi yada el cezire televizyonlarından farkı kalmadı .hele ki bir devlet(!) kanalı olan trt ... bense bu ramazan samyolu tv ve kanal 7 de takılma taraftarıyım en azından onlar hehangi bir değişiklik yapmadı .. tvlerin içerik ve tarafının değiştiğini görmektense hep taraflı olanı hep tarafını bildiğimi seyrederim daha iyi en azından daha dürüstler.artık akşamları tvlerde dha fazla turkçe sözcük duymak istiyorum.hele hele arapça telafuzla turkçe konuşan heceleri olur olmaz kesen işnsanlardan bıktım .artık say-ın turk halkı sevg-ili misaf-irler tarzı kesik kesik konuşmalr duymak istemiyorum

23 Ekim 2005

.kim demiş türkler yaratıcı değil diye

geçen gün rus sitesinin birinde bu zihni sinir şaheserine rastladım, önce hiç yadırgamadım -rusların hergün yediği bok diye düşündüm- sonra resmin üstüne tıkladım.. resim seri bir şekilde dilimler halinde açılmaya başladı.. telefonun ekranını görünce dilim dilim açılma sırası benim göz kapağıma gelmişti.. "tuş aç" yazıyordu.. hiç bir halta yaramasada türk halkının futurist bir yaklaşım içinde olduğunun göstergesidir :Pp
resmin asıl boyutlarını üstüne tıklayarak görebilirsiniz..

22 Ekim 2005

.içimizdeki çocuk

Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Yalnızlık sevgili gibi boyluboyunca uzanıyorsa koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık herşeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan

Kalbini bir mektup gibi buruşturup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl
Sana insanı anlatır

16 Ekim 2005

.AB ye girmek ne derece gereklidir?

AB sürecinde toplumsal, ekonomik, siyasal açıdan pek güzel yasalar çıkacaktır, bu doğrudur. Ancak bunun yanında AB'nin Türkiyeden talep ettikleri ile bize zarar da vereceği aşikardır.

Okuldaki kitap okuma saatleri.
Kitap okumak çok önemlidir ve gereklidir. Şimdi düşünelim okulda kitap okuma dersimiz var. Aslında doğal halde yapmamız gerekenler burada bir "zorunluluk" olarak karışımıza çıkıyor. ve insanoğlu için tüm zorunluluklar acı vericidir. Eğer bir gün kitabınızı getirmeyi unutursanız öğretmeninizden azar işitirsiniz. Bu da sizin evde zevkle yaptığınız kitap okuma işinin size verdiği anlamsızca zararıdır. Evde kitap okurken nasıl oturacağınızı kimse sorgulamaz. Çünkü her yaptığınız hareketi yıllardır inşa etmiş olduğunuz "SİZ" e göre yaparsınız, doğal olan da budur zaten. Eğer siz istemediğiniz zorlamalarla karşı karşıya kalırsanız (örn:düzgün otur, kitap okurken müzik dinleme vsvs) bunlar öğretmeninizin doğruları olduğu için size zarar verecektir.

Eğer öz benliğinize yaptığı tüm müdahelelere rağmen "kitap okumak" için bu eyleme katıldığınızı söylerseniz bundan iki sonuç çıkacaktır:
1- Kitap okurken kendiniz gibi olmadığınızdan kitap bittiğinde alacağınız haz, kitabın size katkıları da "SİZ" in ihtiyacınızdan farklı olacaktır. Dolayısıyla eski (ya da normal şartlarda olacak olan) "SİZ" yoksunuzdur artık.
2- En acısı da bu olaylar, sizin kendi kitabınızı kendi evinizde kendi iradenizle okuyamamanın acizliği içinde olduğunuzu açık seçik gösterir.

ABS.

8 Ekim 2005

.camdan sızan güneş gibi, gökte yıldızlar gibi.




çoşkularla taşan
ümitlerle dalgalanan
hayaller, masallar
hep güzeldir

boş umutlarla
yalan duygularla
doğrular, gerçekler
hep acı gelir

tüm aşklar onun hayallerinde gizli
bak geldi masal prensesi
tüm tutkular onun masallarında gizli
işte orda masal prensesi
tüm yaşamlar onun rüyalarında gizli
çünkü o masal prensesi
çünkü o tutkunun esiri
çünkü o aşkın efendisi
çünkü o rüyalar perisi
çünkü o masal prensesi
çünkü o...

6 Ekim 2005

insanca ve coşkulu güzel bişey

kayan yıldızları göğün sevgilisinin canıma attığı taşlara benzetir şair. ama okyanusa düşen bu yıldızın sıçrattığı suları, evden çıkamayan, sadece camdan bakabilen kızın gözyaşlarına benzetmeyi unutur!

unutmak bilinç gerektirir. bu bilinç sadece insanlarda vardır. bilinç aynı zamanda karşısındakinin bazı şeyleri unutmamasını ummabilmenin sebebidir. unutmamak, üzerinde uçtuğu tarladaki her santimetrekareyi olabildiğince çok taramalıdır aç bir kuş böcek ararken. en ufak bir dalgınlık, avı görememe, kaçırma belki onun hayatına, belki yuvasındaki yavrularının hayatlarına mal olacaktır. şu durumda hayvanlar, bilinçleri olmasa da daha dikkatlidir diyebilir miyiz? hayır tabii ki :) hayvanlar hayatsal faaliyetleri ile ilgili konularda ancak bu kadar dikkatli olabilirler. onlar sürekli uçurumun kenarındadırlar ve düşmemek için dikkatli olmalıdırlar. insanların kendilerine zarar vermemesi halinde yağmurun yağmasına göz yummalarını da buna örnekleyebiliriz... yağmurun kimden geldiği, neden geldiği, ne zaman biteceği hiç önemli değildir insan için.. insan bencildir.. dikkatsizdir... duyduğu gök gürültülerinin bulutların hıçkırıkları olduğunun farkına varamaz hiçbir zaman..!

dünyaya gelirken ilk yapılan şey nefes almak, ikincisi ağlamaktır. giderken ise tüm arkadaşlar, dostlar size borç ödermiş gibi ağlarlar arkanızdan.

ağlamak güçsüzlük değil, gücün kendisidir aslında,

Ağlamak senin, kara dünyada
Hala sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle varolduğundur varolduğundur


burada olduğunuzun en güzel belgesidir. bazen en güzel zaman değerlendirme aracı, bazen hayatınızdaki herşeyin birazdan buharlaşacağını söyleyen bir aracı..

Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma

cenin pozisyonunda uyumak (ya da uyuyamamak)

Arada kalmak kadar rahatsız edici bir şey yok.Fenadır arada kalmak . İnsanlar arasında kalmak, olaylar arasında kalmak, hayatlar arasında kalmak hatta kendi hayatınızın bölümleri arasında kalmak. Açıkçası şu an sonuncusuyla pek bir alakadarım. Kendi hayatımın bölümleri birbiriyle kapışıyor.Bir parça kaç yıldır burdayım gitmiyorum kardeşim derken , diğer parça da daha düşmemiş süt dişin altından çıkan ve haklı yerini isteyen diş gibi üstten iteler. Sen de kalırsın böyle tam ortada piç gibi . İki parçada senindir , iki parçada senin değil..İkiside yakın ,ikiside uzak...
Sıkışmanın ne demek olduğunu şu sıralar anlıyorum.Bir yanım eskiyi bırakamazken bir yanım giden hayatmın arkasından yetişmeye çalışıyor.Böyle olunca bedenin parçalanmaması mucize oluyor,ama akıl sağlığından geriye pek bir şey kalmıyor.Hea dersenizki önceden ne kadar normaldin ki ona birşey diyemem tartışılır.
Yeni insanlarıma ,yeni dolmuşlarıma ,yeni yollarıma,yeni binalarıma alışana kadar tek yapabildiğim cenin pozisyonunda uyumaya çalışmak .O da çok pis şey yahu . İnsan o moda girmesin bir kez, ne kadar yardıma muhtaç varlıklar olduğunu hatırlıyor .'' Kızım dünyaya gelirken neydin ki giderken ne olasın '' düşüncesi beyinlere, dillere dolanıyor ki oda akla zarar ta alır konuyu nerelere götürür oda farklı başlıkların ziyan konusudur.
Nihayetinde orman çocuğu mogli gibim oldum.Ormanda kalmamın imkanı yok,şehre de uyum sağlamak zaman alacak . En iyisi kıvrılıp uyumak yine :/

5 Ekim 2005

.başıma gelenler


manavın önünden geçerken dumur oluşumu hayal edin :)
otobüs durağına çeyrek kala dumur oluşumu hayal edin :)

3 Ekim 2005

.yeni bir oluşumun sancıları

daha çok zımbırtı açılsın daha çok geyik dönsün diye 3 yazar birleştik ama kimsede tık yok.. pink anarchy sözde bir tasarım yapacak ondan sonra açılacak işler ama daha adamın başladığı işi bitirdiğini görmedim.. chimera desen kafadan gitti, laf var zımbırtı yok.. bende zaten oldum olası bir numara yok.. yeni geyikologlar transfer etmenin zamanı geldi galiba.. heeuehe..

18 Eylül 2005

.cuma sohbetleri :p

cuma günü, mertimle uzun zamandır hayalini kurduğumuz bir fantezimizi gerçekleştirecektik.. onur da gelecekti (tabi hiç kusur kalır mı?:) bir gün öncesinden bastıran yağmur bile bizi yıldıramamıştı.. 0930'da (kargaya bokunu yeme fırsatı tanımadan) buluşacakdık.. son kez her ikisinede kontrol ediyim dedim, mesaj attım.. ikisinden de ses yok.. meğerse o sırada mert ibnesi kendi kafasında planı bitirmiş, yine an itibariyle onur yola çıkmış yağan yağmurla taşşak geçercesine meydanın orta yerinde bekliyormuş.. ben otobüse bindiğimde mert "abi galiba yattı bu iş" diyordu.. ama sonradan nedense geldi.. heuehe
merti beklerken biz zamanı öldürmenin bir seviye üstünü deniyorduk ben direk zamana kafa çakmak istiyordum... o kadarki starbucksa gidip adı mocka olan tadı kahveden çok tahin~pekmeze benziyen o şeye 5ytl verip içtik.. starbucks taki bayan benim bardağımın üzerine "oktay" yazdı nedenini anlamadım kutay ismini bana yakıştıramadı mı acaba?. heuehe neyse zaten onur oktayın bardağından bende onurun bardağından içtim.. hiç değilse ben tanıdık birinin bardağından içmiştim.. heeuehe..
mert gelince önce biraz bowling oynıyalım dedik.. burnumuzdan geldi.. mertin kendini olimpiyatlarda zannetmesi ve oyunu aşırı ciddiye alması onurla benim nal toplamamıza neden oldu.. sonradan düşününce mertin kendisini olimpiyatlarda zannetmesinde yan kulvardaki gülle atan abilerin büyük etkisi vardı.. maşallah adamlar direk labutların ortasına atıyordu.. oradan çıkınca merte söz verdiğimiz atraksiyonu yapalım dedik.. hiç birimiz içtikten sonra kendimizi denize atmak istemedik demekki sarhoş olmamıştık derken hadi gidelim dedik ve ayağa kalktık devirdaim sürecini ayağa kalkınca daha da bi hummalı yapan kalp kapalı asansörün kapısından geçmeye çalışmama ve de yerli yersiz gülmeme neden oldu.. ama kimsede fiziksel bir anormali (yürüyüş bozukluğu vs. yoktu).. { bu arada deniz hala merti zil oldu zannediyor bu seferde kefal gibi atlattık kızcağızı bazen üzülüyorum yav ben çok mu kötüyüm heueeheu }
ondan sonra kfc ve arby's den yaptığımız komposizyonlardan birini farklı biriyle deniyelim dedik.. doğrusu semihi aradık.. mert cüssesinden beklenmiyecek bir şekilde az yedi.. onurla ben yine üstümüze düşeni yaptık.. "rekor kıramadınız" diyenlere mert yenildiği için bizde yenilmiş sayıldık diyorum.. sonunda kalan 5 tanenin 5ide mertindir.. onlarıda bizim yiyecek halimiz yoktu dışardan transfer yapalım diyerekten oğuzu aradım, geldi ama oda sadece kola içti.. bu sırada onurla aklımızdan tek şey geçiyordu.. "ulen semih nerdesin senin yüzünden arby's personeline rezil olduk"..
tamam hadi kalkalım derken onur yine toysrus aşerdi.. heuehe.. bizde gittik amacımız biraz top oynayıp midemizde halen bütün halde duran hotwingleri biran önce parçalayım birim düzeye mono düzeye indirgemekti.. onurun o meşhur tsubasa şutu toysrus'ın zürafasına gidince mağazanın nesi olduğunu tam olarak çıkaramadığımız bir elemanıyla aramızda geçen dialog şöyle gelişti.. ben adama bok başı lakabını uygun gördüm.. heueheu
bok başı : burası top sahası mı? burada top oynayamazsınız..
kutay : ne yapacan şimdi, bize dışarı kadar eşlik mi edicen?.
bok başı : evet size dışarı kadar eşlik edicem..
onur : çıkmıyorum nasıl çıkarıcan beni, ben belki birşey alıcam..
bok başı : şuanda alamazsınız..
onur : nasıl alamayız.. sen kimsin? (herkes kopar).. sen buranın müdürü müsün?
bok başı: evet ben buranın müdürüyüm
onur : sen şimdi buranın yöneticisi misin?
bok başı : evet ben bugünlük buranın yöneticisiyim..
diye gidiyordu.. ben o sırada elime geçen en minyatür şeyi (smith nane şekeri) alarak kasaya doğru yönlendim, adam bir arkadaşını görmüş gibi yaptı, gitti yanımızdan kapının yanında dikilmeye başladı.. bizde aldıkdan sonra açıp buyrun müdür bey diye ikram ettik.. zaten böylece günüde bitirmiş olduk.. aslında adamı dövemeden bitirmek bize biraz koydu ama olsun...
heuehe...

14 Eylül 2005

.rockncoke


rockncoke'un park alanında yağmurdan ve tabiki çamurdan korunmak için her bir uzvuna naylon ve türevi şeyler geçiren bir sürü adama şahit oldum.. ilkbahar-yaz kreasyonlarının son çizgilerini üstünde taşıyan bayanlar bile galoş vs. şeyler kullandı.. bayağı ilginç bir görüntüydü.. entrance ın önünde naylondan t-shirt ve s-shirt satan amca büyük ihtimalle köşeyi 3-4 defa dönmüştür.. heueeh..

çamur olayı bir tarafa ortamın nasıl bir sinerjisi varsa hazerfenin orada herkes 3erli 5erli gruplar halinde teletabi haraketleri yapıyorlardı :) ben sadece 2 kişi olanını koyuyorum.. diğerleri tam karambol.. arada kalan kızlar şehit gitmiş olabilir :)

.borusan uzay gemisi mi?

geçenlerde avcılara yolum düştü eski okuluma bakayım dedim.. eski özelliklerinden hiç birşey kaybetmemişti.. örneğin kendini havanın normlarına bırakmış bir toz zerresinin bile boynunda giriş kartı yoksa okula giremiyordu.. dolayısıyla girmekte bende ilk etapta zorlandım.. güvenlik görevlileri "noldu canım birşey mi düşürdün" gibi imalı laflar sarfetmeye başlayınca bende aradım hüseyin özeni (okulun hocasıdır).. neyse girdim içeri... direk uzay gemisi yahu unutmuşum okulun içini.. böle bir manzarayla karşılaşınca okulun altında bir fırlatma platformu bulunup bulunmadığını düşündüm ya ilerde bu okul insanlığa karşı uzaylılar tarafından kullanılırsa.. kesin bu iso9001 belgesinide marslılar çıkarmıştır... heueheh

13 Eylül 2005

.bu ne tembelliktir, dağılın hüleynnnn!

bir tembelliktir aldı gidiyor gez dolaş bloguna vakit ayırma küsecek bana blogum :Pp en kısa zamanda yeni zımbırtılar ekliyeceğim.. gittiğim heryere dijital kameramı götüremiyorum ama 6630 sürekli yanımda.. neyse yakında onlarıda upload ederim bloglamaya devam ederiz..

20 Ağustos 2005

.üniverblog

:: üni kardeşliği ::
.kutayvardar : itü metalurji müh.
.onurgürsoy : itü kimya müh.
.zeynepinan : itü makine müh.
.semihgündüz : boğaziçi inşaat müh.
.sedaöcal : itü kontrol müh.
.yusufalgül : itü inşaat müh.
.gizemyalçın : itü bilişim sistemleri müh.
.metbangüzel : çapa tıp
.nihantemiz : iü işletme
.denizokuyucu : iü hukuk

.volkanincekara : ytü makine müh.
:: zeynepin kardeşliği ::
.nergizdukan : itü genetik müh.
.egemenkonu : itü genetik müh.
.aslıağca: itü imalat müh.
.özlemturan : itü gıda müh.
.sibeltanoğlu : itü matematik müh.
.gizemaksu : boğaziçi uluslararası ilişkiler
.inciyener : boğaziçi siyasal bilimler

.selinsezen : bogaziçi kimya
.ayd1nözcan : bogaziçi matematik müh.
.gökberkyiğittürk : itü işletme müh.
.görkem çuhadar : yeditepe elektrik-elektronik müh.
.gizembuldum : marmara kimya müh.
.betüldönmez : bolu tıp
.öznurtahtabacak : yeditepe diş hekimliği
:: mertin kardeşliği ::
.onurkuru : ytü makine müh.
.gökçeerdoğ : gyte fizik
.cemuçar : trakya bilgisayar müh.
.eliforuç : iü iktisat
.çağlamenteş : 9eylül fen bilgisi öğr.
.oğuzözer : marmara işletme
.sinanataer : iü maliye
.özlemgüler : trakya makine müh.
.mügecoşkun : ist. tic. üni. uluslararası ilişkiler
:: onurun kardeşliği ::
.tarcanarslan : ytü elektrik müh.
.yeldakasımoğlu : çapa diş hekimliği
.ezgierogan : cerahpaşa tıp
.uğurözkan: iü iktisat(ing)
.ersinsezgin: kocaeli çevre müh.
.cemalhacı : cerahpaşa tıp
.gözdeçilingir : itü genetik müh.
.aliyekara : itü tekstil müh.
.çağlartağı : çapa tıp
:: kutayın kardeşliği ::
.harunkılınç : itü elektronik müh.

.metingöncü : ytü endüstri müh.
.onurbalcık : iü endüstri müh.
.oğuzerkol : ytü işletme

.cevdetidrisoğlu : ytü matematik müh.
.izzetsancaklı : bahçeşehir bilgisayar müh.
.özgeduran : ytü elektrik müh.
.semraçavuş : hacettepe gıda müh.
.haticekara : marmara kimya öğr.
.gülizselim : marmara fen bilgisi öğr.
.nurhansezer : iü orman müh.
---
not : önce müh. yazdığım yerlere muh. yazmıştım, sonra zeynep muhtarlığı falan zanneder diye müh. yaptım.. böylece daha anlaşılır oldu...

haber aldıkça yeni elemanlar listeye eklenecektir...

19 Ağustos 2005

.hasanyaşardan adsense taktikleri

Adsense için en güzel ipuçları kendi sayfalarında mevcut, "optimizasyon ipuçları" başlığı altında anlatmışlar, sitenize nasıl yerleştirmeniz gerektiğinden, renkleri nasıl ayarlayabileceğinize kadar. Kuralları da okumanız reklamların sürekliliği açısından iyi olacaktır. Google adsense yardım sayfalarında da birçok sorunuza yanıt bulabilirsiniz.

Araştırmalarınızı yaptıktan sonra kazanmak için sabırlı olmanız gerektiğini de aklınızdan çıkarmamanız gerekmekte. Deneyeceğiniz tüm olaylarda zamana ihtiyacınız olacak, hemen etkisini göremeyebilirsiniz, denemelerinizi 1-2 hafta gibi bir süre devam ettirmeniz faydalı olacaktır.

uReklamları ekledikten sonra bazen sitenizde reklam yerine Amerika'daki hayır kurumlarının reklamlarının veya "Ay a ayak basan ikinci insan kimdi ?", "Dünyada en hızlı koşan kuş hangisidir?", "Dünya'ya en yakın yıldızın adı nedir?", "Kağıt parayı icat eden kimdi?", "Okyanus ne kadar derindir?", "Gökyüzü neden mavidir?", "Güneş ne kadar sıcaktır?", "Dünya'daki En Büyük Elmasın Adı Nedir?" sorularından bir tanesi ile karşılaşmanız içten bile değildir. Bu nedenle reklamları eklerken alternatif reklam ekleme seçeneğini kullanmanızı tavsiye ederim, böylece reklam çıkmadığı zaman kendi ayarladığınız bir reklamın çıkmasını sağlayabilirsiniz, şayet reklam çıkmadığı zamanlarda o alanın gözükmemsini istiyorsanız alanları birleştirme özelliğini kullanabilirsiniz. Bunlarında dışında reklam çıkmadığı zaman renk çıkmasını da sağlayabilirsiniz. Beyaz: #FFFFFF, Siyah: #000000 şeklinde ayarlayabilirsiniz. Renk kodları RGB şeklinde ayarlanmıştır, yani R=Red=Kırmızı, G=Green=Yeşil, B=Blue=Mavi olarak. 16'lık sayı sistemine göre ayarlandığı için FF'e yani 255'ya kadar herhangi bir değer girebilirsiniz. #FF0000 yazdığınızda kırmızı, #00FF00 yeşil, #0000FF mavi sonucunu verecektir. Karışımlar içinde ara değerler girebilirsiniz gri için #c0c0c0 gibi. Sitenize eklerken reklam paletleri kullanmanız iyi olacaktır. Sitenize standart bir reklam ekledikten sonra "ön izleme aracı" nı kullanarak sitenizde renklerin nasıl gözüktüğünü online bir biçimde görebilirsiniz. Ön izleme aracını yüklediğiniz zaman Internet Explorer'ın sağ tuşuna bastığınız zaman direk olarak ulaşabilirsiniz.

Site içeriğinizi hazırlarken özgün olmasına dikkat edin ve mümkün her içeriğiniz için reklam boyutlarını ve renklerini farklı ayarlamaya çalışın. İçeriğe güzel şekilde yerleştirmeniz tıklama oranlarınızı artıracaktır. En çok tıklanan reklam türü geniş içeriğe sahip olan 336x280 boyutlarıdır, bunu sayfalara yerleştirirken içeriğin içine gömebilir veya içeriğin dışında tasarıma yakın formatta kullanabilirsiniz. Birden fazla site hazırlamaktansa tek bir site üzerinde yoğunlaşmanız faydalı olacaktır, böylece hazırladığınız konuda birçok bilgiyi sunabilirsiniz. Hazırlayacağınız sayfaları seçerken Google'ın tıklamaya çok para verdiğini duyduğunuz içeriklerden ziyade zevk alarak güncelleyebileceğiniz konular seçmeye özen gösterin. Bu sitenin devamlılığını sağlayacaktır. Başka kaynaklardan aldığınız bilgiler için link vermeniz etik bir davranış olacaktır. Bunun dışında birden fazla kaynaktan okuduğunuz bilgileri kendi cümlelerinizle yazmanız özgün içerik sağlayacaktır, bu da arama motorlarından daha fazla sonuç gelmesine yardımcı olacaktır. Hazırladığınız sayfanın içeriğiyle alakalı başlıklar, dosya isimleri ve meta taglar kullanmaya özen gösterin.

Örnek:

  • Sayfa Başlığı : Google Adsense İpuçları
  • Sayfa ismi : google-adsense-ipuclari.htm
  • Meta Kelimeleri: google adsense ipucu reklam para kazanma

Sitenize kodları yerleştirirken kanalları kullanmaya özen gösterin. Bu yerleştirdiğiniz reklamların performansını ölçmeniz ve artırmanız için oldukça faydalı olacaktır.

Sitenizi yaptınız, reklamları yerleştirdiniz bundan sonra yapacağınız iş tanıtım olacaktır. Mutlaka dmoz ve Yahoo'nun ilgili kategorisine kaydınızı yapın. Bunların dışında sitenizin konusuyla alakalı mail listelerine ve forumlara üye olun, oraları takip edin. Yazdığınız mesajların altına kendi sitenizden referans göstererek ziyaretçi sayınızın artmasını sağlayabilirsiniz. Bunun dışında ziyaretçi gönderebilecek sitelerle işbirliği yapın. Sitenizle alakalı yerlerle link değişimi yaparsanız gelen ziyaretçi konuyla alakalı olduğu için sitenizde kalıcı olacaktır ve yüksek ihtimallere reklamlara da tıklayacaktır. Gereksiz ve siteyle alakasız içerik koymamaya özen gösterin.

Siteye az ve öz reklam yerleştirin. Sitenize 3 adet reklam alanı koyabiliyor olmanız, 3 adet reklam koymanızı gerektirmiyor. Tavsiyem çeşitli yerlerde reklam tıklamalarını test edin ve maksimum verim aldığınız yere reklam koyun. 3 adet reklam yerleştirdiğimiz sitelerde 3'ünde de reklam çıkıyordu, tıklama oranlar %0.01 olan bile vardı. O tarz reklamları kaldırdığımızda tıklanma rakamları düşmesine rağmen kazandığımız para arttı. Yani sitede daha kaliteli reklamlar yayınlanmaya başladı.

Tüm bunların ışığında siteyi yapmadan önce ve yaparken mutlaka düşünerek hareket edin. Bir çoğumuz düşünmeden site yapıyoruz, düşünmeden başlıyoruz. Bir siteye başlamadan önce nasıl yapacağınızı neler yapacağınızı düşünün planlayın. İşleriniz daha düzenli yürüyecektir. Bu düşüncelerimizi de sıraya koyarak planlı bir şekilde yapmamız zaman tasarrufu yapmamızı sağlayacaktır. Zamanın paraya eşit olduğunu düşünürsek, bu da bize oldukça fazla şey kazandıracaktır.

Dipnot: Buradaki bilgileri kendim kullanmıyor veya kullanamıyor olabilir. Fakat bunların faydalı bilgiler olduğunu düşünüyorum.

Faydalı Araçlar:

hasanyasar.com'dan arakladım... kendisine alıntı hakkında mailde attım :) kızmayacaktır...

6 Ağustos 2005

.topless mouse :p



başımıza taş yağacak.. nedir bu kardeşim üstsüz güneşlenen turist modundaki mouse.. cık cık.. türkiye ithal eder mi acaba bunlardan.. ehuehu.. hükümet misilleme olarak türbanlı fare yapmasın.. belli mi olur.. eueheueh

14 Temmuz 2005

.placebo üzerine felsefik bir sohbet

kiLLarmy
daha listeye eklemeyi bile beceremiyosun
denise
alala:P bn biras bexceriksizm
kiLLarmy
evet onuda şimdi anladım
kiLLarmy
bu kimdi plahomo :phe
denise
placebo
denise
senin deyiminle ibneler topluluğu
kiLLarmy
seninkisiyle bisexual :p
denise
efet:P
kiLLarmy
hepsi ibne
denise
hayır ya bk sol köşedeki ERKEK:p sağdaki gay, ortadaki biseksüel:P
kiLLarmy
sağdaki kesin zaten
denise
nie bakıınca pk anşaılmıo brian dışındakiler
kiLLarmy
senin avatardaki resimden ben rahat 3 gay cıkarırım
kiLLarmy
zaten ortadaki lavuk kafadan gay
kiLLarmy
ondekide frenchkissing posizyona dogru geliyor
kiLLarmy
arkadakinin sucu zaten arkada olması
denise
:PP yorumlara bk ya

7 Temmuz 2005

.kompiter


5 dakikada neler oluyor.. pc'min annem tarafından uzun süren çalışmalar sonrası toplanmasının ardından ona 5 dakika avans verdim ve yine şekilde görüldüğü gibi dağılmaya başladı .. :) yarIn nasıl olur kim bilir?

3 Temmuz 2005

.bilseydim ben alırdım!

ulan ben o TT'yi satanların ta a... k... kar eden şey satılır mı be.. üstelik memleketlisine araplara satmış.. herhalde açıktan avantasını almıştır muhterem.. 6.5 milyar $'a gitti dağ gibi TT.. arapların ekstra bir şey yapmasına gerek yok 2 sene otursun göt büyütsün (ki en iyi yaptıkları şeydir) zaten kendini amorti ediyor 6.5 milyon$.. parsel parsel gidiyor ülke.. gerçi müslüman arasında paranın, kurumun lafımı olur.. neyse dehşet sinirlendim.. ihaleye fesat mesat karışmıştır inşallah.. TT resmen arapların eline geçince TT'nin sitesine saldırılara başlarız herhalde.. annem bile darbe olsun istiyor :Pp çok ilginç..

30 Haziran 2005

.msn mahalinde ne elemanlar varmış :)

eski hotmail hesabımı geri alınca bi mesaneyi açıyım dedim ulen bilgisayar kilitlendi mesanede amma arayan adam varmış reset attırdılar bana... icq'da eski ortamlar kalmamış ww bilir :) hey gidi günler neyse allah bizi bu 14000 kb ram yiyen bu cliente mahkum etmesin... bizim umre vakti gelmiş...

28 Haziran 2005

.25 milyon kişininkide zor olur be!


düşünüyorum hayal gücümü zorluyorum ama yok yapamıyorum kolay işmi 25 milyon kişinin...tövbe tövbe... bide 25 çarpı 2 den 50 milyon tane eder.. ama burada hooijdonk daum için oynadı diyor ehueh daumda da iyi mide varmış doğrusu.. bide şeyi merak ediyorum şimdi oynadı derken alıp bıraktımı yoksa bir zar çalkalama durumları var mı.. hürriyetin dizgicilerini değiştirmesi lazım :9

.ertuğrul özkök

kıl oluyorum bu ertuğrul özköke kıl olmak parayla mı yahu içimden gelen bir kıllık.. tamam önemli bir şahsiyet ayrıca hürriyetin bir numarılı adamı ama yinede kıl olmaktan kendimi alamıyorum.. her fırsatta anasayfada kendi dokunuşları olduğunu manşeti kendisinin hazırladığını söyleyip duruyor.. geçenlerde fransızca bir manşet atmışlar biz bu manşeti niye attık bunun tercümesi nedir diye başlıyor anlatmaya yine başka bir gün sürmanşetini açıklıyor.. bugünde bir erkek resmini açıklamaya başladığını görünce bayağı bi güldüm.. her seferinde bildim, yaptım denilmez ki.. şu vestel reklamı geldi aklıma kıza artistlik yapan entelingen adam varya işte o.. yoksa ertuğreul özkökte bize mi artistlik yapıyor.. :)

24 Haziran 2005

.blogmania

blogger kervanına bizde katıldık haydi hayırlısı... geyik mekanımı oldu yav şimdi :)