
17 Aralık 2006
5 Aralık 2006
yaşamda soluksuz
Biz sorularımızı ne zaman kaybetmeye başladık ? Ne zaman vaktimiz b,sorularımızı soramayacak kadar değerli oldu .Uytulyoruz sürekli ninniler dinletiliyor kulalkarımıza annemizin kollarında yumuşacık yataklarda biz dinlenirlken hayatımızı giderek boş ve anlamsız hale dönderiyoruz .Buraya protest geyikler merası diyoruz (with respect to pA)önce geyikologları sonra meryı ele alma zamanı daha iyilerini yapmak için önce elimizdekini düzeltme zamanı
.olay nedir birader?
geyikoloji aktivitesini toplumsal duyarlılık babında yaptığım birkaç copy&paste ile herkes sessizken taze mi tutmaktı amacım, yoksa bittiğinin fotoğrafını çekmek mi.. Bilmiyorum..
Papa geldi, gitti, Flash Tv nin güzide jr.reha muhtar – the enkır men’i tüm dünya ile taşak geçer moda kelimeyi şehadet getirdi ve “papayı bunu tekrarlayıp Müslüman olmaya davet ediyorum” dedi.. Biz sustuk...
AB dediğimiz şeyin Türkiye’yi oyalamaktan daha da komplike bir aktivite olduğu yanlışlıkla ya da bilerek bi yerlerde rahat rahat anlatılır oldu.. Tayyip in AKP büyük kongresine özellikle davet ettiği Almanya başbakanı Angela Merkel, bu davete gönderdiği mesajda AKP nin AB yolunda Türkiye’nin itici gücü olduğunu söylerken 2 hafta sonra Türkiye’ye imtiyazlı ortaklığın “şart” olduğunu dile getirir oldu.. Biz sustuk..
gnctrkcll pazartesi ve perşembeleri bir sinema bileti alana bir sinema bileti bedava vermeye başladı, arkadaşlarımızla sinemaya da gittik… Tamam, sinema’da konuşulmaz, ama biz çıktıktan sonra da sustuk!
gnctrkcll güzel kampanyası ile İstiklal’deki bütün marji-komünist tayfasını kasalarının önünde sıraya soktu, sadece gülmekle yetindik.. Hatta ağzımızı bile kapadık ses çıkarmamak için!
İki tek attıktan sonra bile buralara uğramaz olduk, elimizin kalemi unutmasına vesile olduk..
“Üç-beş ay önce bu ülke böyle gitmez, bu düzen böyle yürümez!” nidalarıyla inleyen geyikoloji yavaş yavaş düzenin, sessizliğin bi parçası oluverdi. Başta itü olmak üzere ülkedeki miskinliğin, sessizliğin farkındalığa dönüşmesi için bişiler yapmalıyız, yazmalıyız dedik.. Sessiz kaldık.. İTÜ den “hayat” a vakit kalmıyor dedik, halbuki hayat bu idi zaten.. O vaktimizi alıyor, bu vaktimizi alıyor dedik, aslında yürürken ondört açılmış gözlerimizi kapatmaya yardımcı olmaktan başka amacı yoktu bu cümlenin..
Aramızda birileri hadi şu siteyi bi elden geçirelim dedi.. Biz sustuk.. (bazıları sustu,tarih değişti,şu oldu bu oldu demiyorum; çünkü biz hep “biz” idik zaten..
Doğrudur, gerek iç işleyiş açısından, gerekse profesyönellik açısından geyikoloji de önceden beri varolan sorunlar artık bazı şeylere engeldi. Ama elimizdekini tamir etmek yerine kaldırıp atmayı tercih ettik ne yazık ki..
İnsanın elini attığı yerde tek amacı öss de derece yapmak olan, hala öss de çıkmış soruları tartışan; geleceğin mühendis adayı olarak Leonardo da Vinci’den bihaber olan, kitap okumayı, ülke, toplum meseleleriyle ilgilenmeyi bir boş zaman geçirgeci (çoğu zaman boşzamanlarını yonja da harcarlar bu tip insanlar) olarak algılayan insanlardan SIKILDIM… Kendimi, kimsesiz ve erken unutulmuş hisseden geyikoloji ye bakmak zorunda, yazmak zorunda hissettim.. Zaten hiç gitmemiş o güdüyle.. Bize “insan” ı anlatacak içimizdeki çocuğa sarılmak zorunda hissettim.. Sanırım bu his artık açığa çıkarken eskisinden daha da uzun saatler harcatacak kalem elimizde.. bize..
Velhasıl,
nasıl diyorlar; “biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu”.
show must go on!
2 Aralık 2006
survivor a katılma isteği
itü de bir şeyler öğrenememek
.bir yerde tükenmek
gerizekalı bunalım tripler içinde bulunup, "fantağzi müzik" dinlemediğimiz için
yatak sohbetlerimizi anlatıp, melissa p. cilik oynamadığımız için
7/24 "ya aşkım/bebeğim ne işin var şimdi hadi gel x'e" diyerek bizi gündemden uzak tutan sevgililerimiz olduğu için
gündüz bruce wayne, gece batman olmadığımız için
itülü olduğumuz, vizelerimiz bünyemizde iz bıraktığı için
geyikoloji,
burada bitti.. belki birgün yine blogca sevişiriz..