5 Aralık 2006

.olay nedir birader?

geyikoloji aktivitesini toplumsal duyarlılık babında yaptığım birkaç copy&paste ile herkes sessizken taze mi tutmaktı amacım, yoksa bittiğinin fotoğrafını çekmek mi.. Bilmiyorum..

Papa geldi, gitti, Flash Tv nin güzide jr.reha muhtar – the enkır men’i tüm dünya ile taşak geçer moda kelimeyi şehadet getirdi ve “papayı bunu tekrarlayıp Müslüman olmaya davet ediyorum” dedi.. Biz sustuk...

AB dediğimiz şeyin Türkiye’yi oyalamaktan daha da komplike bir aktivite olduğu yanlışlıkla ya da bilerek bi yerlerde rahat rahat anlatılır oldu.. Tayyip in AKP büyük kongresine özellikle davet ettiği Almanya başbakanı Angela Merkel, bu davete gönderdiği mesajda AKP nin AB yolunda Türkiye’nin itici gücü olduğunu söylerken 2 hafta sonra Türkiye’ye imtiyazlı ortaklığın “şart” olduğunu dile getirir oldu.. Biz sustuk..

gnctrkcll pazartesi ve perşembeleri bir sinema bileti alana bir sinema bileti bedava vermeye başladı, arkadaşlarımızla sinemaya da gittik… Tamam, sinema’da konuşulmaz, ama biz çıktıktan sonra da sustuk!

gnctrkcll güzel kampanyası ile İstiklal’deki bütün marji-komünist tayfasını kasalarının önünde sıraya soktu, sadece gülmekle yetindik.. Hatta ağzımızı bile kapadık ses çıkarmamak için!

İki tek attıktan sonra bile buralara uğramaz olduk, elimizin kalemi unutmasına vesile olduk..

“Üç-beş ay önce bu ülke böyle gitmez, bu düzen böyle yürümez!” nidalarıyla inleyen geyikoloji yavaş yavaş düzenin, sessizliğin bi parçası oluverdi. Başta itü olmak üzere ülkedeki miskinliğin, sessizliğin farkındalığa dönüşmesi için bişiler yapmalıyız, yazmalıyız dedik.. Sessiz kaldık.. İTÜ den “hayat” a vakit kalmıyor dedik, halbuki hayat bu idi zaten.. O vaktimizi alıyor, bu vaktimizi alıyor dedik, aslında yürürken ondört açılmış gözlerimizi kapatmaya yardımcı olmaktan başka amacı yoktu bu cümlenin..

Aramızda birileri hadi şu siteyi bi elden geçirelim dedi.. Biz sustuk.. (bazıları sustu,tarih değişti,şu oldu bu oldu demiyorum; çünkü biz hep “biz” idik zaten..

Doğrudur, gerek iç işleyiş açısından, gerekse profesyönellik açısından geyikoloji de önceden beri varolan sorunlar artık bazı şeylere engeldi. Ama elimizdekini tamir etmek yerine kaldırıp atmayı tercih ettik ne yazık ki..

İnsanın elini attığı yerde tek amacı öss de derece yapmak olan, hala öss de çıkmış soruları tartışan; geleceğin mühendis adayı olarak Leonardo da Vinci’den bihaber olan, kitap okumayı, ülke, toplum meseleleriyle ilgilenmeyi bir boş zaman geçirgeci (çoğu zaman boşzamanlarını yonja da harcarlar bu tip insanlar) olarak algılayan insanlardan SIKILDIM… Kendimi, kimsesiz ve erken unutulmuş hisseden geyikoloji ye bakmak zorunda, yazmak zorunda hissettim.. Zaten hiç gitmemiş o güdüyle.. Bize “insan” ı anlatacak içimizdeki çocuğa sarılmak zorunda hissettim.. Sanırım bu his artık açığa çıkarken eskisinden daha da uzun saatler harcatacak kalem elimizde.. bize..

Velhasıl,

nasıl diyorlar; “biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu”.

show must go on!

5 yorum:

zaz dedi ki...

nihaha yaşasın geyikoloji .. uyandılar len

siee dedi ki...

uehuhe noluyor lem

Adsız dedi ki...

Selam guzel blog. Benimki de http://muratkarun.blogspot.com

Adsız dedi ki...

şş mert sen de yalansın he..

Adsız dedi ki...

bi bok anlamadım sitenizden